8 Eylül 2016 Perşembe

NE ÇEKTİM SENDEN EĞİRDİR TRİATLON'U- 4 EYLÜL 2016

selam millet :)

Bu hafta sizlerle 2. triatlon yarışım olan Eğirdir gözlemlerimi paylaşmak istedim. Bu yarışın ben de önemi başkaydı, çünkü;

1. ilk defa bir gölde yüzücektim.
2. ilk defa içinde upuzuuuuuun ağaçlar yaşayan bir gölde yüzücektim
3. ilk defa kendi performansımın gerçekte ne düzeyde olduğunu görücektim. neden ilk defa? Çünkü triatlon antremanlarına başlayalı henüz 7 ay olduğu için kas sistemim bu yoğun programa yeni yeni alışıp güç kazanmaya başladı.




koşu antremanından bir enstantane

Yarışın olduğu şehir çok uzak değilse eğer yarıştan 2 gün önce yola çıkmaya çalışıyoruz. Neden? hem o şehrin havasına adapte olabilmek, hem de suyunda biraz yüzmek, yarış parkurunu bisikletle ve koşarak test etmek için..  Takım arkadaşlarım ve antrenörüm beraber Cuma günü Antalya'dan Eğirdir'e düştük biz yollara. 






iki pislet bir arabaya zor zanaat






Golden Apple Otel'e girişimizi yaptıktan sonra biraz etrafı turlamaca, akşam yemeği derken erkenden odalara dinlenmeye çekildik. 2. günün sabahı büyük bir heyecanla hemen göle yüzmeye gittik. Bu gölde enteresan olan şey içindeki ağaçlar. Evet bildiğiniz gölün dibinden su yüzeyine kadar uzanan ağaççıklar.. Yani insan ister istemez bi tuhaf oluyor, içi kımıl kımıl bişey oluyor tiksiniyor korkuyor işte. kulaç attıkça kolunuza dolanan ağaç dalları var mesela. ama ben içimden konuştum onlarla anlaştık. Yarışta elleşmeyin beni dedim. duymuş olmalılar ki hakkaten yarış esnasında hiç yoklarmış gibi hissetmeden yüzdüm. Bu arada Eğirdir Gölü yüzölçümünü söylüyorum size tam olarak 468 km²! Deniz gibi zaten ucu bucağı görünmüyor.  








Bu arada rakımı yüksek bir şehir olduğu için (Antalya'ya göre) ben iki kulaç attım nefes nefese kaldım. Olayı o an idrak edemediğim için panik oldum tabi. yarışta o 750 metre nasıl çıkıcak diye? işte yarış alanına erken gitmenin faydalarından bir tanesi mesela gördünüz mü? O gölde önceden yüzmesem demek gölden çıkmış sazan olucaktım ben!


yüzme antremanı başarıyla tamamlanmıştır hehehehe




Öğleden sonra bisiklet parkurunda biraz tur attık, yol testi yaptık derken kayıt zamanımız da gelmişti. Kayıt alanında size ait yarış numara ve çipinizi alıyorsunuz. Akşam yemeğini de yedikten sonra benim saat 21:00'de uykum gelmişti zaten. Yüksek nabzımdan dolayı son 1 haftadır düzenli olarak yaptığım nefes çalışmamı da yapıp uyudum. Zaten nefes çalışırken uyuyakalıyorum genelde çünkü iyice gevşiyorsunuz. Nefes ile olan maceralarımı ve nabzıma yansıyan muhteşem gelişmeleri başka yazıma saklıyorum :)





yolları test ediyoruz :)
Gelelim yarış sabahına.. Saatimin 6:00'da çalmasıyla beraber yataktan fırladım.. kahvaltı olarak 2 dilim ekmeğin üzerine tereyağ ve bal yedim sadece. karnımı tıka basa doldurmadan enerji veren besinler tüketmem gerekiyordu çünkü. Yarış mesafesi 750 metre yüzme, 20km bisiklet ve 5km koşu şeklinde sprint denilen kısa mesafe yarışı aslında. evet bunun bir de uzun mesafesi var tatlım :) 1900 metre yüzme, 90km bisiklet ve 21km koşu.. koşabilirsen tabi! Ben de daha hepsini yapmadım. 23 Ekim'de Antalya'da düzenlenicek olan Gloria Ironman  yarışında görücez bakalım napıyorum hele :)


yarış alanına gidiyorum mutsuzum







İlk işiniz kayıt alanındayken size verilen yarış numaranızı kollarınıza ve bacaklarınıza yazdırdıktan sonra ısınma, son kontrolleri yapma ve eşyaları yerleştirmek için transition denilen geçiş alanına girmek oluyor.



birazdan yüzücem mutsuzluğum devam etmekte!
dipteki ağaçlarla iletişim kurmaya çalışırken :)

Önce erkeklerin çıkışı verildi, arkasından bayanlar için düdük çalındı :) ben yavaş başlayıp sonradan hızlanmayı tercih ediyorum. Çünkü önceliğim nefesimi ve nabzımı kontrol altına almak. Aksi takdirde kesilirim ve bisiklet ya da koşuyu tamamlayamam. Zaten 19 dakika sonra sudan bi çıktım antrenörüm bana komutlar veriyor, BAĞRINIYOR, çırpınıyor, kendini paralıyor hahahaha.. desemde inanmayın çünkü o kadar sessiz komut vermişki o an duymadım bile ne dediğini yarış sonrasında videomu izlerken duydum düşünün adamın sakinliğini :)
Koştur koştur transition alanına gittim ama bakıyorum diğer kızlar hop giyiniyor hop bisiklete çıkıyor. ben ayakkabımı giyicem dee kaskımı takıcam daaa, bisiklete binicem deeee... 1 dakika geçmiş ola! ama olsun bunlar işte hep tecrübe :)

Bisiklete bindiğimde kalbim ağzımda atıyordu sanırım. Hayatımda şimdiye kadar böyle adrenalin yaşamadım ki ben.. Zaten bu yarış sonrası bi baktım kendime resmen küçülmüşüm, içime kaçmışım, çamaşır makinasında yıkanmışım da çekmişim sanki bi :))

Neyse tatlım, ben bisikletten koştur koştur yine transition alanına girdim mi koşuya hazırlanmak için. Bisikleti yerleştir, koşu ayakkabılarını giy, saçını bağla, iki fırt su iç derken ben yine geçirdim mi 1 dakika! ama olsun bunlar da işte hep tecrübe :)

Koşu artık Allah ne verdiyse gidilen bölüm oluyor. Ben de öyle yaptım. Gidebildiğim kadar tabi.. 



Benim hedefim bu yarışı sağlıkla tamamlayabilmek ve kendi potansiyelimi görebilmekti ve öyle de oldu gerçekten. Sonuçta bu bir yarış. Kendinize meydan okuyorsunuz en başta! Başka birine okunmasına gerek yok. Ve bu bir süreçte aynı zamanda... Hadi yarışa girdik bitti gitti değil yani. Bu yarışın öncesi var. Hazırlık aşaması var. Yolculuğu var. Yarış sonrasındaki o tarif edilemez haz var bikere! O yüzden bu keyifli yarışın darısı diğerlerine inşallah diyorum :) Bir sonraki hedefim 24 Eylül Kuşadası Triatlonu . Hep yokuşmuş orası.. Benim de bu ay hep yokuş antremanım var. bak sen Allah'ın şu işine :)




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder