Bugün yine tırmanış günüydü takımcak. Antalyaspor takımı lisanslı sporcusuyum malumunuz.. Her fırsatta da bunu açıklamaya bayılıyorum. Çok havalı bence. Hani çok "fancy" diyorlar ya ondan işte. Lisanslı sporcuyum kardeşim. Geçen hafta trafikte çevirmeye yakalandım da, memur beye ehliyet yerine lisans kimliğimi verdim fancy olsun diye. Ama olmadı neyse :)
Selcan Hattısarı
14 Eylül 2016 Çarşamba
8 Eylül 2016 Perşembe
NE ÇEKTİM SENDEN EĞİRDİR TRİATLON'U- 4 EYLÜL 2016
Bu hafta sizlerle 2. triatlon yarışım olan Eğirdir gözlemlerimi paylaşmak istedim. Bu yarışın ben de önemi başkaydı, çünkü;
1. ilk defa bir gölde yüzücektim.
2. ilk defa içinde upuzuuuuuun ağaçlar yaşayan bir gölde yüzücektim
3. ilk defa kendi performansımın gerçekte ne düzeyde olduğunu görücektim. neden ilk defa? Çünkü triatlon antremanlarına başlayalı henüz 7 ay olduğu için kas sistemim bu yoğun programa yeni yeni alışıp güç kazanmaya başladı.
koşu antremanından bir enstantane |
Yarışın olduğu şehir çok uzak değilse eğer yarıştan 2 gün önce yola çıkmaya çalışıyoruz. Neden? hem o şehrin havasına adapte olabilmek, hem de suyunda biraz yüzmek, yarış parkurunu bisikletle ve koşarak test etmek için.. Takım arkadaşlarım ve antrenörüm beraber Cuma günü Antalya'dan Eğirdir'e düştük biz yollara.
iki pislet bir arabaya zor zanaat |
Golden Apple Otel'e girişimizi yaptıktan sonra biraz etrafı turlamaca, akşam yemeği derken erkenden odalara dinlenmeye çekildik. 2. günün sabahı büyük bir heyecanla hemen göle yüzmeye gittik. Bu gölde enteresan olan şey içindeki ağaçlar. Evet bildiğiniz gölün dibinden su yüzeyine kadar uzanan ağaççıklar.. Yani insan ister istemez bi tuhaf oluyor, içi kımıl kımıl bişey oluyor tiksiniyor korkuyor işte. kulaç attıkça kolunuza dolanan ağaç dalları var mesela. ama ben içimden konuştum onlarla anlaştık. Yarışta elleşmeyin beni dedim. duymuş olmalılar ki hakkaten yarış esnasında hiç yoklarmış gibi hissetmeden yüzdüm. Bu arada Eğirdir Gölü yüzölçümünü söylüyorum size tam olarak 468 km²! Deniz gibi zaten ucu bucağı görünmüyor.
Bu arada rakımı yüksek bir şehir olduğu için (Antalya'ya göre) ben iki kulaç attım nefes nefese kaldım. Olayı o an idrak edemediğim için panik oldum tabi. yarışta o 750 metre nasıl çıkıcak diye? işte yarış alanına erken gitmenin faydalarından bir tanesi mesela gördünüz mü? O gölde önceden yüzmesem demek gölden çıkmış sazan olucaktım ben!
yüzme antremanı başarıyla tamamlanmıştır hehehehe |
Öğleden sonra bisiklet parkurunda biraz tur attık, yol testi yaptık derken kayıt zamanımız da gelmişti. Kayıt alanında size ait yarış numara ve çipinizi alıyorsunuz. Akşam yemeğini de yedikten sonra benim saat 21:00'de uykum gelmişti zaten. Yüksek nabzımdan dolayı son 1 haftadır düzenli olarak yaptığım nefes çalışmamı da yapıp uyudum. Zaten nefes çalışırken uyuyakalıyorum genelde çünkü iyice gevşiyorsunuz. Nefes ile olan maceralarımı ve nabzıma yansıyan muhteşem gelişmeleri başka yazıma saklıyorum :)
yolları test ediyoruz :) |
yarış alanına gidiyorum mutsuzum |
İlk işiniz kayıt alanındayken size verilen yarış numaranızı kollarınıza ve bacaklarınıza yazdırdıktan sonra ısınma, son kontrolleri yapma ve eşyaları yerleştirmek için transition denilen geçiş alanına girmek oluyor.
birazdan yüzücem mutsuzluğum devam etmekte! |
Koştur koştur transition alanına gittim ama bakıyorum diğer kızlar hop giyiniyor hop bisiklete çıkıyor. ben ayakkabımı giyicem dee kaskımı takıcam daaa, bisiklete binicem deeee... 1 dakika geçmiş ola! ama olsun bunlar işte hep tecrübe :)
Bisiklete bindiğimde kalbim ağzımda atıyordu sanırım. Hayatımda şimdiye kadar böyle adrenalin yaşamadım ki ben.. Zaten bu yarış sonrası bi baktım kendime resmen küçülmüşüm, içime kaçmışım, çamaşır makinasında yıkanmışım da çekmişim sanki bi :))
Neyse tatlım, ben bisikletten koştur koştur yine transition alanına girdim mi koşuya hazırlanmak için. Bisikleti yerleştir, koşu ayakkabılarını giy, saçını bağla, iki fırt su iç derken ben yine geçirdim mi 1 dakika! ama olsun bunlar da işte hep tecrübe :)
Koşu artık Allah ne verdiyse gidilen bölüm oluyor. Ben de öyle yaptım. Gidebildiğim kadar tabi..
Benim hedefim bu yarışı sağlıkla tamamlayabilmek ve kendi potansiyelimi görebilmekti ve öyle de oldu gerçekten. Sonuçta bu bir yarış. Kendinize meydan okuyorsunuz en başta! Başka birine okunmasına gerek yok. Ve bu bir süreçte aynı zamanda... Hadi yarışa girdik bitti gitti değil yani. Bu yarışın öncesi var. Hazırlık aşaması var. Yolculuğu var. Yarış sonrasındaki o tarif edilemez haz var bikere! O yüzden bu keyifli yarışın darısı diğerlerine inşallah diyorum :) Bir sonraki hedefim 24 Eylül Kuşadası Triatlonu . Hep yokuşmuş orası.. Benim de bu ay hep yokuş antremanım var. bak sen Allah'ın şu işine :)
26 Ağustos 2016 Cuma
İLKLER UNUTULMAZ'MIŞŞŞ....
Herkese selam :)
21 Ağustos Pazar sabahı Antalya'da düzenlenen yüzme yarışında
ikinciliği elde ederek ilk kürsü deneyimimi edinmiş oldum. Yarış, açık denizde düzenlenen 2250 metrelik bir mesafeden oluşmaktaydı. Önceki gece takım arkadaşımızın bir düğününe davetli olduğumuzdan sabahın erken saatlerinde yarışa katılabilen 3 takım arkadaşıydık. Ben hangi takımda mıyım? Antalyaspor Triatlon Takımının lisanslı sporcusuyum efenim. 30 yaşımda lisanslı sporcuda oldum ya afferin bana yüs puan bana :) Tabi bir de 1000 metre kategorisi vardı ki ona katılım çok daha fazlaydı kısa mesafe olduğu için.. tabi bizim triatlon yarışlarımız genelde 1900 metre olduğu için hepimizin gönlü 1km yüzmekten yana olduysa da kaydımızı 2km için yaptırmıştık. Dürüst olmak gerekirse benim amacım tamamen antremandı. O gün için zaten hali hazırda 3km yüzme antremanım vardı, onu daha da eğlenceli hale getirmek istemiştim sadece. Çünkü katılımcıların çoğu yüzücüydü ve benim pek şansım yoktu onların yanında takdir edersiniz ki... Bu arada takım arkadaşım @soneroralkasım 'ın Eskişehir'den gelen eski milli yüzücü @eceabadan ile sohbet ederken ' yahu siz ayaklarınızı nasıl çırpıyorsunuz' diye birden içimden bir ses yükseldi. Soner futbol topuna şut çeker gibi çırpıyorum dedi. Ece ise bir balerin gibi ayaklarımı öne uzatıyorum sen de dene diye şakalaşıyoruz biz yarışa dakikalar kala..
Yarışa suyun içinde başladık. Tabi başlamadan önce yüksek nabızlı ben (genlerim sağolsun) kalp atışlarımı duyar oldum daha düdük çalmadan.. ve düdüğün çalmasıyla herkes pata küte birbirinin üstünden geçerken benim amcanın tekinden bir dirsek yememle beraber daha yüzmeye sıfır moralle başladım diyebiliriz. Benim morali sifir sifir sifir! Çünkü o an zaten derin bir sudayım, hızlı bir şekilde yüzmeye çalışıyorum, darbe yiyorum, nefesim kesiliyor, su yutuyorum , daha da panik oluyorum, daha fazla su yutmayayım bari diye daha çok efor sarfediyorum, sarfedilen efor daha da yoruyor, daha çok nefessiz kalıyorum derken bu kısır döngü böyle devam edebilir beyninizin içinde.. Tabi benim inatçı ve soğukkanlı bir yapıya sahip olmamdan dolayı, hemen bu durumu farkedip önce durdum. Tamamen durdum. derin ve uzuuuuuuuuun nefesler alıp vererek nabzımı normale getirdim.
Sora bana dirsek atan amcayı gözüme kestirdim. Baktım başkalarına da çarpa çarpa gidio yarmagül :) neyse amcadan intikam almak için başladım yüzmeye, ama çok kontrollü bir şekilde.. yaklaşık 500 metre sonra açıldığımı hissettiğimde tempomu arttırmayı denedim. Baktım nabzım, nefes alış-verişlerim normal dedim devam Selcan. Kanın yerde kalmayacak. Sana dirsek atana sen de tekme atıcaksın cano. Derken bi ara kayalıkların üstünde bembeyaz bir güvercin gördüm. Bunu neden söylüyorum ben hayatım boyunca bize ilahi bir güç tarafından gösterilen işaretler olduğuna inanmışımdır. Bu herkes için geçerli ancak okumasını bilmek gerekli o işaretleri. Mesela diyelim bir iş görüşmesine gidiceksiniz ve yolları çok kolay bulup o yere nasıl vardığınızı anlamıyorsanız bu benim için iyiye yorulması gereken bir işarettir. Demek ki o görüşme pozitif sonuçlanıcak bunun sinyali derim. Ya da bazen öyle bir olur ki yolu bulamazsınız, geç kalırsınız, bir sürü aksilikler üstüste gelir. O zaman anlarım ki o yer benim için hayırlı olmayacak. Ve öyle de olur... Şimdi, güvercinimize geri dönersek şayet yüzerken gördüğüm, ya da gördüğümü zannettiğim beyaz güvercin benim için iyiye yormam gereken bir işaretti. Bunu o an hissettim ama aklıma hiç 2. olabileceğim gelmiyordu açıkçası. Bi tepik atma sevdasına hızlı yüzmeye çalışırken kürsü yapıcağı kimin aklına gelir ki hem :)
Sonuç olarak o amcayı bulamadım. Ama geçtiğime eminim. Hızlı yüzemediği için millete pata küte giriyordu zaten.. Ama o amcaya teşekkür ediyorum çünkü onun gazıyla yüzdüğümü inkar edemiyciiim.. Çıkarılan ders ne peki: kendini asla hafife alma, hedefine konsantre ol ve negatif olayları kendi lehine çevirmeyi bil. Sen olmasan ben de olmazdım be amca :)
Bu arada birinci tahmin ettiğiniz üzere milli yüzücümüz Ece oldu. Tebrikler Ece. Kürsülerimiz daim ola :)
21 Ağustos Pazar sabahı Antalya'da düzenlenen yüzme yarışında
ikinciliği elde ederek ilk kürsü deneyimimi edinmiş oldum. Yarış, açık denizde düzenlenen 2250 metrelik bir mesafeden oluşmaktaydı. Önceki gece takım arkadaşımızın bir düğününe davetli olduğumuzdan sabahın erken saatlerinde yarışa katılabilen 3 takım arkadaşıydık. Ben hangi takımda mıyım? Antalyaspor Triatlon Takımının lisanslı sporcusuyum efenim. 30 yaşımda lisanslı sporcuda oldum ya afferin bana yüs puan bana :) Tabi bir de 1000 metre kategorisi vardı ki ona katılım çok daha fazlaydı kısa mesafe olduğu için.. tabi bizim triatlon yarışlarımız genelde 1900 metre olduğu için hepimizin gönlü 1km yüzmekten yana olduysa da kaydımızı 2km için yaptırmıştık. Dürüst olmak gerekirse benim amacım tamamen antremandı. O gün için zaten hali hazırda 3km yüzme antremanım vardı, onu daha da eğlenceli hale getirmek istemiştim sadece. Çünkü katılımcıların çoğu yüzücüydü ve benim pek şansım yoktu onların yanında takdir edersiniz ki... Bu arada takım arkadaşım @soneroralkasım 'ın Eskişehir'den gelen eski milli yüzücü @eceabadan ile sohbet ederken ' yahu siz ayaklarınızı nasıl çırpıyorsunuz' diye birden içimden bir ses yükseldi. Soner futbol topuna şut çeker gibi çırpıyorum dedi. Ece ise bir balerin gibi ayaklarımı öne uzatıyorum sen de dene diye şakalaşıyoruz biz yarışa dakikalar kala..
Yarışa suyun içinde başladık. Tabi başlamadan önce yüksek nabızlı ben (genlerim sağolsun) kalp atışlarımı duyar oldum daha düdük çalmadan.. ve düdüğün çalmasıyla herkes pata küte birbirinin üstünden geçerken benim amcanın tekinden bir dirsek yememle beraber daha yüzmeye sıfır moralle başladım diyebiliriz. Benim morali sifir sifir sifir! Çünkü o an zaten derin bir sudayım, hızlı bir şekilde yüzmeye çalışıyorum, darbe yiyorum, nefesim kesiliyor, su yutuyorum , daha da panik oluyorum, daha fazla su yutmayayım bari diye daha çok efor sarfediyorum, sarfedilen efor daha da yoruyor, daha çok nefessiz kalıyorum derken bu kısır döngü böyle devam edebilir beyninizin içinde.. Tabi benim inatçı ve soğukkanlı bir yapıya sahip olmamdan dolayı, hemen bu durumu farkedip önce durdum. Tamamen durdum. derin ve uzuuuuuuuuun nefesler alıp vererek nabzımı normale getirdim.
Sora bana dirsek atan amcayı gözüme kestirdim. Baktım başkalarına da çarpa çarpa gidio yarmagül :) neyse amcadan intikam almak için başladım yüzmeye, ama çok kontrollü bir şekilde.. yaklaşık 500 metre sonra açıldığımı hissettiğimde tempomu arttırmayı denedim. Baktım nabzım, nefes alış-verişlerim normal dedim devam Selcan. Kanın yerde kalmayacak. Sana dirsek atana sen de tekme atıcaksın cano. Derken bi ara kayalıkların üstünde bembeyaz bir güvercin gördüm. Bunu neden söylüyorum ben hayatım boyunca bize ilahi bir güç tarafından gösterilen işaretler olduğuna inanmışımdır. Bu herkes için geçerli ancak okumasını bilmek gerekli o işaretleri. Mesela diyelim bir iş görüşmesine gidiceksiniz ve yolları çok kolay bulup o yere nasıl vardığınızı anlamıyorsanız bu benim için iyiye yorulması gereken bir işarettir. Demek ki o görüşme pozitif sonuçlanıcak bunun sinyali derim. Ya da bazen öyle bir olur ki yolu bulamazsınız, geç kalırsınız, bir sürü aksilikler üstüste gelir. O zaman anlarım ki o yer benim için hayırlı olmayacak. Ve öyle de olur... Şimdi, güvercinimize geri dönersek şayet yüzerken gördüğüm, ya da gördüğümü zannettiğim beyaz güvercin benim için iyiye yormam gereken bir işaretti. Bunu o an hissettim ama aklıma hiç 2. olabileceğim gelmiyordu açıkçası. Bi tepik atma sevdasına hızlı yüzmeye çalışırken kürsü yapıcağı kimin aklına gelir ki hem :)
Sonuç olarak o amcayı bulamadım. Ama geçtiğime eminim. Hızlı yüzemediği için millete pata küte giriyordu zaten.. Ama o amcaya teşekkür ediyorum çünkü onun gazıyla yüzdüğümü inkar edemiyciiim.. Çıkarılan ders ne peki: kendini asla hafife alma, hedefine konsantre ol ve negatif olayları kendi lehine çevirmeyi bil. Sen olmasan ben de olmazdım be amca :)
Bu arada birinci tahmin ettiğiniz üzere milli yüzücümüz Ece oldu. Tebrikler Ece. Kürsülerimiz daim ola :)
takım arkadaşlarım Soner Oralkasım birinci, Hüseyin Aydın Aktaş ise ikincilike koltukaltlarımızı kabartırlarken :) |
21 Ağustos 2016 Pazar
HAYATIMIN EN ACILI ANTREMANI...
antrenörüm Nuri Acar'la dağdan inen suyu mataralarımıza doldurup tırmanışa devam :) |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)